Bu ikinci yazımda 10 günlük Kaliforniya gezimi anlatırken oteli nasıl ayarladığımızı, araç nasıl kiraladığımızı, yolculuğumuzu ve ülkeye girişimizin nasıl olduğunu anlatacağım.
Kaliforniya’yı hiç bilmediğimden öncelikle internette her bulduğum güvenilir yazıyı okuyarak bilgi sahibi olmaya başladık. Gezi planımızın ilk amacı Blizzcon 2014 fuarına katılmaktı. Öncelikle buraya yakın bir yerleşmek istiyordum. Diğer tercihimiz otelin güvenilir ve temiz olmasını istiyordum. Bu ikisini sağlayabilecek birçok tercih vardı. Ama tabi ki de fiyatı keseme uygun olmalıydı. Los Angeles gezi planımızı oluşturduktan sonra booking.com ve hotels.com’dan araştırmaya başladım. Gezi planımıza göre birçok otel buldum. Örneğin her Kaliforniya’ya gidenin kesinlikle gitmesi gereken yer bence Universal Studios yanında Hilton bulunuyordu ama fiyatı aşırı pahalıydı. Downtown’da çok güzel oteller var ama çok pahalı. Blizcon’un bulunduğu Anaheim’a baktık. Oteller vardı fakat 2-3 yıldızlıydı. Kaliteli oteller çok pahalıydı ve yer bulmak neredeyse imkansızdı. En sonunda hotels.com sitesinden Los Angeles havalimanının yanındaki Hilton’da 9 gece 10 gün wifi ve kahvaltı dahil çift kişilik oda kiraladık. Yanlış hatırlamıyorsam 4600 tl gibi para ödedik. 2 günde beleş hakkımız var.
3.5 yıldız olan (yanlış biliyor olabilirim) otel rahat ve temizdi. Kahvaltısı çok güzeldi. Elemanlar güler yüzlüydü. Otelin barında tavsiye ederim. Hatta otelde birçok etkinliğin olduğu bir hafta geldik. Otele Japon turist bayağı vardı. Onların da kostümlü bir etkinliği vardı; otel bayağı cıvıl cıvıldı. Otelin manzarası bildiğim kadarıyla pek yok. 7. kattaydık ama belki en üst katlara çıkılırsa birşeyler olabilir.
Otelde başımıza şöyle bir olay geldi. İnternet bedava olmasına rağmen Türkiye’ye döndüğümüzde bizden internet parasını kestiler. İnternet günlük 13-14 dolar civarında bir şeydi. İki oda 10 gün bize ciddi bir para çıkardılar. Dedik yanlış bir şey mi yaptık yoksa bize kazık mı attılar. Artık Türkiye’deyiz uğraşamayız uzaktan dedik. Soğuk su içyi gider dedik. Faks çektik otele bir ümit; özür dileyip parayı iade ettiler. Vay be dedim içimden adamlarda ticaret ahlakı varmış. Darısı bizim esnafın başına
Evet oteli ayarladık. Şimdi sırada araç kiralamak vardı. Araştırmalarım sonucu rentalcars.com’un güvenilir olduğunu öğrendim ve ben de onaylıyorum. Natiaonal’dan bir SUV kiraladık . Kiralarken Toyota RAV4 istemiştim. Ama şöyle bir ibare vardı. Bu araç veya muadili diye neyse. Aracı kiralarken Türk mantığıyla çok yakar mı manueli var mı, küçük ve dizel olsun diye düşünmeyin. Yakıt harcamanız Türkiye’deki harcamanızın ortalama 1/3’u tutuyor. Zaten dizel diye bir seçim yoktu ekranda. Ayrıca dizel yakıt daha pahalı. Aracı kiraladık. Depoyu dolu al boş getir ile birlikte yanlış hatırlamıyorsam 10 günlük kirası 900tl gibi fiyat ödedik.
Aracı nasıl alacağımızı bilmiyordum. Los Angeles hava limanından çıktık. Etrafa baktık gördük ki araç kiralama firmaların ring servisleri varmış. 5 dakika içinde geldi. Elimizde bavullarla bindik otobüse. 10 dakika sonra bir acenteye getirdi. Orada görevliyle konuştuk. Görevli bize 4. sıradaki araçlardan istediğinizi alabilirsiniz dedi. Birçok marka vardı. Toyota Rav4 yoktu. Bende Avrupalı bir araç tercih ettim. Tam otomatik vitesli 4×4 Vw Tiguan 2.0 TSI kiraladık. Deposu bomboşken 50 dolara doluyor ve 500 km kadar gidiyor. 13l/100km ortalama yaktık yanlış hatırlamıyorsam. Türkiye’de bu değerlerde kaç kişi alır böyle bir araç :D.
Peki Los Angeles’ta araç sürmek nasıl diye sorarsanız. Sanırsam 1500km kadar bir deneyimim oldu. Kısaca Türkiye’den çok daha kolay. İnsanlar saygılı ve düzgün sürüyorlar. Sarı yanınca korna çalan, makas atan, selektör yapan bir kişi yoktu. Ehliyet konusunda şöyle deyim. İnternette okuduğum kadarıyla 15 güne kadar sorun çıkarmıyorlar. Araç kiralama şirketi zaten sormuyor. Uluslararası ehliyet Kaliforniya için geçerli değil diye biliyorum. Bizdeki gibi servet ödeminize gerek yok. Unutmayın Kaliforniya’da araçsız yaşamak çok zor. Sakın araç kiralamadan da gezeriz diye düşünmeyin.
Aracı çevre yolunda sürerken herkes birbirinin peşinden tren yapmış gibi gidiyor. Dikkatimi çeken en güzel şeylerden biri 7 şeritli yolun en sol şeridinde sadece eğer aracınızda 2 kişi veya daha fazla biri varsa sürebilirisiniz. İnsanlar bu kurala o kadar uyuyor ki araçlar trafik tıkalı dahi olsa boş yola geçip çakallık yapmıyor. Trafik konusunda çok rahat bir yer. Ayrıca şehir içinde sağa sola dönüşler hiç Türkiye’deki gibi değil. Valla anlatmayı beceremeyeceğim 😀
Son olarak uçak yolculuğuna gelelim. Biletleri THY’den aldık. Eğer biletinizi skyscanner.com gibi sitelerden alırsanız aktarmalı olarak daha ucuza mal olabilir fakat daha uzun bir yolculuk çekeceğiniz aşikar. Ayrıca eğer randevulu bir iş yapıyorsanız en küçük rötar size sorun olacaktır. Ben Ankara Esenboğa’dan LAX hava limanına gidiş dönüş her şey dahil 2500 tl gibi bir ücrete aldım biletlerimi. Sanırsam KLM, AirfFrance, Delta Air vs. gibi hava yollarından aktarmalı olarak 400-500 tl daha ucuza alınabilir. Yolculuk ortalama 13 saat sürüyor. Valla 5 saatten sonrası eziyet. Uçakta istediğiniz kadar güzel film var. Thy’nin servisi gerçekten güzel yemekleri de iyi. 2kere yemek servisi yapıldı. Bana garip gelen şey, uçak İstanbul’dan Amerika’ya uçarken Grönland üzerinden geçerken dönerken dümdüz geldi :D.
Bu yazımda buraya kadar bir sonraki Kaliforniya yazımda buluşmak üzere 😛
Bir cevap yazın